Hacettepe Üniversitesi’nin Sıhhiye Yerleşkesinde bulunan Türkiye‘nin ilk ve tek aşı enstitüsünde ve Aşı Ar-Ge laboratuvarında yürütülen çalışmaları görüntülendi. Enstitü ve laboratuvarda Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) tarafından desteklenen Kovid-19 aşısı çalışmalarının bir an önce tamamlanması için gece gündüz çalışılıyor. Yerli aşının üretilmesi için günde onlarca deney yapılıyor.
Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezer Okay, Kovid-19 aşı çalışmalarında geline noktayı anlattı. Doç. Dr. Okay, enstitüde 3 ana bilim dalı olduğunu belirterek, “Bunlar aşı teknolojisi, aşı çalışmaları ve bağışıklama politikaları. Bizim enstitüdeki asıl hedefimiz; aşı bilimi uzmanlarını yetiştirmek. Aşıyı molekül düzeyinde tasarlayıp geliştirip bunu ticari bir ürün olarak piyasaya sürülene kadar geçirdiği tüm evreler hakkında bilgisi olan, deneyim sahibi olan aşı bilim uzmanlarını yetiştirmek istiyoruz. Ben aşı teknolojisi anabilim dalındayım. Bu anabilim dalındaki asıl hedefimiz de bizim yerli aşılarımızı geliştirmek” dedi.
Doç. Dr. Okay, aşı Ar-Ge laboratuvarının klinik çalışmaların yani insana geçmeden önce yapılacak çalışmaların büyük bir kısmını tamamlayacak kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Türkiye’de çok farklı stratejiler kullanılarak aşıların geliştirildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Okay, “Türkiye açısından bu avantajlı bir durum. Bir yöntem işe yaramazsa diğer yöntemin işe yarama şansı olacak. Biz canlı virüs kullanmadan öncelikle biyoinformatik analizlerle, antijenik özelliği olacak virüsün kısımlarını tespit edip bunları kimyasal yolla peptitleri sentezleyip bu peptitlerle aşı formülasyonunun oluşturulması şeklinde bir çalışma yürütüyoruz. Şu an çalışmalarımız iyi gidiyor, peptitlerimizi sentezledik. Bunların toksikolojik analizlerini yapıyoruz ve yakında hayvan denemelerine de başlayacağız. Bu yıl sonuna kadar da hangi formülasyonun etkin olduğunu ortaya çıkartmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Laboratuvarda hem çalıştıkları koronavirüs aşısını hem de diğer projelerdeki aşı geliştirme çalışmalarını gerçekleştirdiklerini kaydeden Doç. Dr. Okay, “Biz koronavirüse ait çok küçük proteinleri alıp bunları aşıyı geliştirme amaçlı kullanıyoruz. Bizim projemiz Haziran ayında kabul edildi. Haziran ayından bu yana çalışıyoruz. Normalde bir aşı geliştirme en az 5 yıllık bir sürece dayanmakta. 5 yıldan önce bunun klinik öncesi çalışmalarını ve klinik çalışmaları tamamlamak çok mümkün olmuyor. Ancak bu Kovid-19 sürecinde çok hızlı bir aşı geliştirme ihtiyacımız olduğu için biz gece gündüz çalışıp, ben de laboratuvara girip saatlerce deney yaparak süreci mümkün olduğu kadar kısaltmaya çalışıyoruz. Mümkünse 1 yıl içerisinde aşı geliştirmeyi, tamamlamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Okay, şu an aşı enstitüsünün önemli görevlerinden birisinin yeniden piyasadaki aşı bilimi uzmanlarının sayısını artırmak olduğunu vurgulayarak, “Biz kendi aşımızı ürettikçe, daha fazla bilgi sahibi olan insan daha fazla tecrübesi olan araştırmacı sayısı artacak bu da ilerleyen yıllarda kendi yerli aşımızı elde etmemize katkıda bulunacak. Kovid-19’a iyi tarafından bakacak olursak Türkiye açısından böyle bir iyi tarafı oldu. Aşı bilinci daha vurgulandı. Aşı yaptırmak istemeyen insan sayısı gün geçtikçe artıyor. Ancak bu Kovid ile birlikte aşının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öğrenmiş olduk. Bundan sonra yerli aşı çalışmalarının da hızlanacağını düşünüyorum. Birçok özel şirkette altyapısını aşı geliştirme yönünde artırdılar, o yüzden ilerleyen yıllarda kendi aşılarımıza daha çok sahip olacağımızı düşünüyorum. Veteriner aşıların üretimi Türkiye’de yapılıyor, insan aşısı üretiminde bir eksiklik vardı. Bu aşamadan sonra insan aşılarını geliştirme yolunda da ilerleyeceğimizi düşünüyorum” dedi.
Kaynak: DHA
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.